17 Aralık 2007 Pazartesi

Diyarbakır

Diyarbakır
“Müze Şehri” gezmeye ne dersiniz? Anadolu ile Mezopotamya, Avrupa ile Asya arasında doğal bir geçiş yolu ve köprü görevi yapmış olan Diyarbakır, bu nedenle çeşitli uygarlıkların tarihsel ve kültürel mirasını günümüze kadar taşımayı başarmış.
Diyarbakır gezinize Diyarbakır’ın meşhur surlarından başlayabilirsiniz. Yaklaşık 9 bin yıllık bir geçmişe sahip olan bu surlar günümüzde, tarihi, sanatsal ve kültürel şahsiyetine dokunulmasına izin verilmeden ilk günkü gibi korunmayı başarmıştır. “Müze Şehir”deki gezinizde, Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun, en geniş ve sağlam surlarından biri olan Diyarbakır Surları’nı mutlaka görmelisiniz. Eski Diyarbakır şehrini kuşatan kaleye Diyarbakır Surları deniyor. İlk yapılış tarihi kesin olarak bilinmeyen kalenin, 6. yy.’da Justinianus zamanında güçlendirilerek genel biçimini aldığı kayıtlara geçmiş. Kalkan balığı biçimini andıran Diyarbakır Kalesi, Dış Kale ve İç Kale olarak iki bölümden meydana geliyor. Fotoğraf makinenizi yanınıza almayı unutmayın! Diyarbakır Surları’nın neden bu denli önemli olduğunu pek çok özellikle sıralayabiliriz; İnsanüstü emek ve uygulama bu farklıkların ilki olabilir. Dikkat çekici estetik değerleri üzerinde taşıması, hayvansal motifler, ve kitabelerin belgesel özellikleri içinde bulunduğu şehri “Dünya Kenti” haline getirmiştir.
Müze Şehir tabiî ki sadece surlardan ibaret değil pek çok kilise, şehirde ziyaretinizi bekliyor. 15.yy. dan kalan Meryem Ana Kilisesi, Mar Thoma Kilisesi, Kırklar Kilisesi ve Saint George Kilisesi ziyaret etmeniz gerekenlerden…
Kültürel Potansiyeli çok zengin olan Diyarbakır, Anadolu ile Mezopotamya arasındaki geçiş bölgesinin odak noktasındadır. Bu nedenle çeşitli kültürlerin bir biri ile etkileşiminden çok zengin bir mozaik oluşmuştur. Bu birikimin izleri, Diyarbakır şehrinin hüviyetini kültürel açıdan zenginleştirmiş, Bunların izleri olan taşınır kültür varlıkları ile de zengin müzeler oluşmuştur. M.Ö 8400 yılından başlayarak, Osmanlı Dönemine kadar olan eserlerin kronolojik olarak sergilendiği Diyarbakır Arkeoloji Müzesi, Diyarbakır’daki ilk müze olma özelliğini de taşıyor. Ayrıca sivil mimarlık örneği en güzel evlerden birisi olan Ziya Gökalp’in doğduğu ev, günümüzde müze olarak ziyaretçilere açık tutuluyor.
Nerede kalınır?
Diyarbakır’da 14 adet turizm belgeli ve çok sayıda Belediye denetiminde otel bulunuyor. Kent merkezinde bulunan oteller, yerli ve yabancı konukların ihtiyaçlarına ve isteklerine cevap verebilecek nitelikteler.
Ne yenir?
Karasal iklime hakim olan Diyarbakır’da, iklim özelliklerine bağlı olarak, kavun, karpuz, hıyar, marul gibi meyveler fazlasıyla yetiştirilip, tüketilmektedir. Bunun yanında Diyarbakır yöresinde çok zengin bir yemek kültürü vardır. Geleneksel yemek türlerinde etin özgün bir yeri vardır. Yemekler genellikle, ekşili, acılı ve yağlıdır. Balık ve diğer su ürünleri ise oldukça azdır. Diyarbakır'da en fazla pişirilen yemekler "tencere yemekleri" olarak tanımlanan etli sebze yemekleridir. Sebze yerine bazen meyve da kullanılmaktadır. Elma, erik, ayva, çağla gibi meyvelerden etli yemekler yapılmaktadır. Diyarbakır'a özgü yemeklerin başında "Meftune" adı verilen genellikle patlıcanla yapılan bir yemek gelmektedir. Bundan başka düzme veya "pürlezzel", "karnıyarık" veya "belibağlı", "içli köfte", "kibe bum­bar", "lebeni çorbası", "nuriye tatlısı" Diyarbakır'ın çok önemli yemekleri arasında yer almaktadırlar.Meftune, en çok patlıcanla yapılan bir yemektir. Bundan başka; kabak, bakla, kenger, çağla ve elma meftuneleri de yapılmaktadır.

Hiç yorum yok: